Aç kalmak kilo aldırıyor
Prof.Dr. Osman Müftüoğlu – 15.07.2009 Hürriyet-Kelebek
Fazla kilolarından bir türlü kurtulamayan hatta tersine kiloları sürekli artan “kronik diyetçi”lerin ortak hatalarından biri diyet yapmakla aç kalmayı karıştırmalarıdır.
Bu hatayı özellikle kadınlar sık yapar. Zannederler ki aç kalınca yağları hemen eriyecek! Kiloları azalıp görüntüleri inceliverecek... Oysa durum bunun tam tersidir.
DİYET YAPMAK DOĞRU BESLENMEYİ ÖĞRENMEKTİR
Araştırmalar aç kalırsanız zayıflamak bir yana kilo bile alabileceğinizi gösteriyor. Açlık, metabolizma hızını azaltıyor. “Genetik hafıza”daki “kıtlık anılarını” harekete geçiriyor. Vücutta “galiba aç kalacağım, bulduğum her enerjiyi yağa çevirip depolayayım” endişesi başlıyor. Enerjinin yakılması güçleşiyor. Yakılmayan enerji ise yağa çevrilip depolanıyor. Açlık uzun sürer ve sık tekrarlanacak olursa kas dokusu da yakılabiliyor. Bu “fren balatalarının yanması” gibi bir şey. Çünkü kilo almaya karşı en güçlü freniniz kas dokunuzun miktarıdır.
Diyet yapmayı asla aç kalmak olarak düşünmeyin. Böyle bir düşünceniz varsa diyet yapmak bir yana diyet sözcüğünü telaffuz bile etmeyin! Aç kalarak kilo vermeye kalkarsanız (yani öğün atlamak ya da bütün bir günü aç geçirmek günahını sık sık işlerseniz) hem vücudunuzun metabolik ve hormonal dengesini altüst eder, hem de sürekli kilo alırsınız.
Açlık hali uzun sürerse önce şeker-insülin dengeniz bozulur. Böbreküstü bezlerinizden salgılanan kortizol hormonunun miktarı artar. Fazla kortizol kas kütlenizi azaltır. “Kas kütlesi=metabolik hız garantisi” ilkesi gereğince metabolizma hızını en çok etkileyen dokunuz kas kütlenizin varlığıdır. Bunun için bilimsel anlamda kilo yönetimi desteği veren mekânlar danışanlarını egzersize yönlendirerek kas dokusunun miktarını arttırmaya, kas/yağ oranını kas dokusu lehine değiştirmeye çalışırlar. Asla yalnızca yağ kaybı ile yetinmezler.
FAZLA KAS = HIZLI METABOLİZMA
Kas kütleniz ne kadar çok yağ kas oranınız ne kadar idealse metabolizma hızınız o denli yüksektir. Sürekli aç kalarak diyet yapmaya kalkanlarda kas kaybı azaldıkça metabolizmanın hızı düşer. Metabolizma hızının düşük olduğu uzun açlık dönemlerinde bir miktar yağ kaybedilse bile diyet bırakılır bırakılmaz yenilip içilenler düşük metabolizma hızı nedeniyle yakılamadığından yağa dönüşüp depolanır. Yani verilen kilolar fazlasıyla ve hızla geri alınır.
Diyet yaptıkça şişmanlıyor musunuz
Etrafınızda gördüğünüz “kronik diyetçilerin” yaşadıkları çelişkinin ve dramın nedeni işte bu basit hatayı ısrarla yapmaya devam etmeleridir. Sürekli kilo alıp veren ve her seferinde diyete başladıkları kilodan daha şişman hale gelenlerin karşı karşıya kaldıkları sorunun arkasında da “öğün atlama ve aç kalarak zayıflama” yanlışı vardır. Eğer sağlıklı bir kilo aralığına inmek istiyorsanız tabiî ki yiyeceklerinizi başlangıçta bir miktar azaltmalısınız. Ama bunu açlık kürleri şeklinde yapmaktan uzak kalmalısınız. Sağlıklı bir kilo verme süreci de onu izleyen kilo koruma gayretleri de her şeyden önce şeker-insülin dengesini iyileştirmekten geçiyor.
Çözümü basit ve kolay
Sık ve az yemek, aç kalmamak, size uyan en doğru besinleri seçmek önemli. Tabii bu arada kanda ciddi insülin dalgalanmalarına yol açan fast food besinleri, cips, bisküvi, kek, browni ve benzeri şeker, un, nişasta yüklü, tuz ve yağdan zengin yiyecekleri de mümkün olduğu ölçüde azaltmanız tavsiye ediliyor.
Kısacası diyet yapmak aç kalmak ve az yemek değil, yeme yanlışlarınızı düzeltmek, size uygun bir beslenme planı yapmayı öğrenmekten geçiyor.
Böbrek hastalıklarında tansiyon yükselir mi
Birdenbire çıkan bir tansiyon yüksekliği söz konusu olduğunda bir böbrek hastalığından da şüphelenilmesinin nedeni, yüksek kan basıncı ile böbrek hastalıkları arasındaki yakın ilişkidir. Böbreğin ve idrar yollarının birçok hastalığı kan basıncı yükselmesine yol açabiliyor. Ayrıca yüksek kan basıncı zamanında tedavi edilmezse temelde yatan böbrek hastalığının ilerlemesi, böbreği tahrip etmesi de hızlanıyor. Bir başka önemli nokta da böbrek hastalığı ile ilişkili olmayan hipertansiyonlu hastalarda kan basıncının ayarlanmaması durumunda zaman içinde böbreğin tahrip olması halidir. Kısacası hem böbrek hastalıkları hipertansiyon nedenidir hem de hipertansiyon böbreği tahrip edebilmektedir.
Yüzme havuzları enfeksiyon kaynağı mı
Hijyenik koşullara uyulmadığı ve kullanım sürecinde alınması gereken önlemler alınmadığı takdirde yüzme havuzları çocuklar için bir enfeksiyon kaynağı haline gelebiliyor. İshallere yol açan mikroplar başta olmak üzere birçok mikrop ve mantar enfeksiyonu bu yolla bulaşabiliyor.
Enfeksiyonlardan korunmanın yolu yalnız havuz suyunun temizliği ile değil, kişisel hijyen kurallarına uymaktan da geçiyor. Duş almadan havuza girmemek, küçük çocukların havuza girmeden altını sabunlu su ile yıkayıp temizlemek, çocukları belirli aralıklarla tuvalete götürmek, genital akıntı ve benzeri problemler olduğunda havuza girmemek alınabilecek kişisel hijyen tedbirleridir.