Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
Bellek kaybı kader değil
Ünlü ve başarılı bir işadamıydı, şimdi işlerini yavaş yavaş çocuklarına devrediyor. Hayatı çalışmak, yeni işler üretmek ve yeni iş alanları açmak, yeni fabrikalar kurmakla geçmiş.
Henüz yetmişli yaşlarda ama kilo problemi, şekeri ve biraz da kolesterolü var. Son iki yıldır giderek artan bellek kaybından şikayetçi. Bu hastama anlattıklarımı öğrenmek istiyorsanız bu yazıyı lütfen daha dikkatli okuyun ve unutmamaya çalışın!
UNUTKANLIK sorununun biraz fazla abartıldığı düşüncesindeyim. Unutkanlık ya da bellek problemleri nedeniyle gelen çoğu hastanın sorununun "unutkanlık"tan çok, "dalgınlık" olduğunu biliyorum. Dalgınlıkla unutkanlık arasında önemli farklar var. Dalgınlık çoğu kez iki-üç hatta dört işi birden yapmaya çalışan "çok işlemci beyinler"in ya da "odaklanma problemi" yaşayanların sorunudur. Eğer beyninizi çok işlemci bir cihaz gibi kullanmayı inatla sürdürürseniz dalgınlıktan kurtulamazsınız. Çünkü "kafanızda tilkilerin sayısı arttıkça tilkiler üzerindeki kontrolünüz" azalır. Ayrıca belleğinizi bir şeyi hatırlamaya zorladığınızda herhangi bir şey ya da biri zihninizi çelerse dikkatinizin dağılması, odaklanma noktanızın karmakarışık hale gelmesi, belleği olumsuz yönde etkiler. Eğer unutkanlık sorununuz olduğunu düşünüyorsanız, önce bunun bir dalgınlık problemi olup olmadığına dikkat edin.
KONSANTRASYON YETENEĞİ
Hastama ısrarla hatırlattığım bir nokta da "doğru kayıt yapmayı" unutmaması oldu. Bir şeyi doğru hatırlayabilmeniz için en önemli şey, onu doğru kaydetmiş olmanızdır. Beyninize doğru bir şekilde kazandırmadığınız, yani "kendinize ait hale getirip kalıcı belleğinize kodlayarak yerleştirmediğiniz bilgileri" daha sonra hatırlamanız olanaksızdır. Edindiğiniz her bilgiyi, görüntüyü, sesi, duyguyu kaydetmiş olsaydınız beyniniz çöplüğe dönerdi.
Bilgiler, belleğinizde başlangıçta sadece geçici izler bırakır. Eğer o bilgiyi edinirken dikkatinizi iyice toplar ve yoğunlaştırsanız bilgiyi daha kolay edinirsiniz. Yani belleğin doğru çalışabilmesi için birinci aşama, o bilgi üzerinde dikkati toplama ve yoğunlaşmadır. Yaşlanan insanların zaman içerisinde bilgi kaydında zorlanmalarının başlıca nedeni, yaşlandıkça belirginleşen "konsantre olma", "odaklaşamama" zaafıdır.
Depresif hastalarda ortaya çıkan bellek problemlerinin arkasında da bu konsantrasyon kaybının önemli etkisi vardır. Depresyon sorunu yaşayanlarda unutkanlık sık görülür ve pek çok nedeni vardır, ama odaklanma güçlüğü ve buna bağlı kayıt eksikliği, bilgiyi edinme zaafı ilk sırada yer almaktadır. Yaşlanan insanlarda ortaya çıkan depresyon eğiliminin de dikkati yoğunlaştırma zafiyetine katkısı olduğu bilinmektedir.
DAHA SIK HATIRLAYIN
Bazen bilgiyi doğru bir şekilde belleğinize kaydetmeniz de yetmez. İyi bir sonuç için bu kaydın pekiştirilmesi de önemlidir. Beyindeki sinir hücrelerine yerleşen bilgilerin tipi, büyüklüğü, kolaylığı, zorluğu, basitliği ya da karmaşıklığına göre pekiştirilme işlemi zor veya kolay, uzun ya da kısa sürelidir. Sinir hücreleri arasındaki bağlantıların içinde yürüyen milyarlarca kimyasal mesaj gelgitlerinin ve bu çabaların sonucunda ortaya çıkan bilginin kalıcı hale gelmesi süreci pek çok nedenle aksayabilir. Uyku sorunu yaşayanlarda, duygu-durum bozukluğu problemi olanlarda işte bu pekiştirme süreçlerinde de sorunlar çıkabilmektedir.
Eğer kaydettiğiniz bir bilginin kalıcı olmasını, size uzun süre hizmet etmesini istiyorsanız o bilgiyi daha sık kullanın veya hiç olmazsa daha sık hatırlamaya çalışın. Bilgi anımsandıkça, yani gelgitlerle kendine daha doğru yollar bulup bu yollardaki izlerini sağlamlaştırdıkça daha çok
sizin olacak, daha az unutulacaktır.
BELLEK NASIL DESTEKLENİR
Ben bellek sorunu yaşayanlara düzenli Folik Asit, B6 ve B12 desteği almalarını öneriyorum. Günde 400 mikrogram Folik Asit, 1-2 miligram B6 vitamini, 5-6 mikrogram B12 vitamini belleği desteklemek için yetiyor.
B12 vitaminin "beynin sütü" gibi olduğunu düşünüyorum. Beyin hücrelerinin, özellikle bu hücreleri sarıp sarmalayan, birbiriyle bağlantısını sağlayan sistemin bu vitamin olmadan sağlıklı kalamayacağı kesin. Bu vitaminin azlığı nöronlarda hasara yol açıyor.
Sigara ve içki içenlerde B12 vitaminini eksikliği daha çok görülüyor. Vejetaryen beslenenlerde veya yeteri kadar hayvansal besin yemeyenlerde B12 eksikliği ortaya çıkabiliyor. Sindirim sistemi yaşlandıkça B12 vitaminini emmekte zorlanıyor. Bu nedenle B12 eksikliğini enjeksiyonlarla telafi ediyoruz.
B6 vitamini kullanırken son derece dikkatliyiz, çünkü bu vitaminin fazlası uç sinirlerde yani el ve ayak parmaklarında uyuşma, yanma ve karıncalanma gibi sorunlara yol açıyor.
Bellek sorunlarıyla mücadelede kullandığımız başka bir destek var: Omega-3 yağ asitleri. Omega-3 yağlarının belleğe güç, kuvvet, keskinlik kazandırdığını gösteren güvenilir çalışmalar var.
Bellek problemi olanlarda kullanılan en etkili bitkisel ürün ise Ginkgo Biloba özütleri. Bu bitkiden elde edilen saf ekstreler eğer güvenilir bir firmanın ürünüyse -reçeteli olan ve ilaç firmalarınca üretilenleri tercih etmelisiniz- zannettiğinizden daha çok fayda sağlayabiliyor.
Ben bu hastama yukarıda bahsettiğim desteklere ek olarak günde 50 ünite kadar E vitamini kullanmasını da tavsiye ettim. Umarım yararlanır.
DUYGULAR İYİ HATIRLATIR
Hafıza bozukluklarınıza ilaçlarla çareler aramadan önce yapılması gerekenler var. Anlam kattığınız, duygularınızı içine yerleştirdiğiniz, heyecan, keyif, coşku, mutluluk ya da korku, endişe hissettiğiniz bilgiler belleğinize daha kolay kazınır. 11 Eylül günü New York´taki felaketi asla unutmazsınız, hatta o felaketi ilk duyduğunuz yeri, anı, ortamı, o anda sizinle birlikte olanları, o günün hava koşullarını ve belki de giydiniz kıyafetleri bile hatırlarsınız. Nedeni, o hatıranın beyninize daha yoğun bir bilgi bombardımanıyla kaydedilmiş olmasıdır. Eğer odaklanmayı becerebilirseniz, bilgiyi tekrar tekrar kullanabilirseniz bilgi daha çok sizin olacaktır. İyi bir gece uykusunun en güçlü bellek ilaçları kadar etkili olduğunu da unutmamanızda fayda var.