Güngör URAS
3 Mart Salı 2009 Milliyet
Gıda güvenliğinden Tarım Bakanlığı sorumlu
Marketten aldığınız sucuk neden yapılmış? Çocuğunuzun yediği bisküvinin, çikolatanın içinde neler var? Meyve suyu diye satılan boyalı sular neyin suyu?
Süt kutusunun içinde acaba taze süt mü var, yoksa süttozu mu? Bal ve reçel kavanozunun içindeki katkı maddeleri neler? Her gün yediğiniz ekmeğin buğdayı, mayası, beyazlatıcısı, içindeki su, tuz ne ölçüde sağlıklı? Organik diyerek iki misli fiyat ödediğiniz tarım ürünlerinin içinde hangi kimyasallar var?
Bunları bilmeden besleniyoruz. Ama bunlar şu veya bu şekilde sağlığımızı bozuyor. Çünkü günümüzde gıda maddelerinde giderek daha fazla kimyasal kullanılıyor. Tüketici olarak neyin ne olduğunu izleyebilmemiz mümkün değil. O nedenle, her ülkede devlet bu işin sorumluluğunu üstleniyor.
Bizde de Tarım Bakanlığı ülkedeki gıda güvenirliğini sağlamaktan sorumludur.
Sakın ha, “Paramız yok... Tarım Bakanlığı ne yapsın?” demeyiniz. Bu iş para işi değil. Bu iş “sorumluluğun bilincinde olmak” işi.
Bunun için Sayın Devlet Büyüklerimden değil de doğrudan eşlerinden rica ediyorum. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın sayın eşleri. Lütfen kocalarınıza bu işin önemini anlatınız. Kocalarınız Tarım Bakanı’nı sıkıştırsınlar. Bakandan gıda güvenirliğini sağlamasını istesinler. Sizlerin, kocalarınızın çocuklarınızın, torunlarınızın sağlığı tehlikede.
Sağlığımız tehlikede
Dünyada çok sayıda insan sağlıksız gıda maddeleri tükettiği için hastalanıyor. Sağlıksız gıda maddesi ile hastalananlarda ilk aşamada ishal, kusma, mide bulantısı, ateş, kramplar gibi belirtiler görülüyor. İnsanlar, genellikle grip olduklarını düşünüyor. Ancak, gerçek sorun birkaç saat ya da birkaç gün önce yedikleri yemeklerde bulunan bakterilerden veya sağlığa zararlı kimyasallardan kaynaklanıyor.
Kısa sürede belirtisi görülen zehirlenmelerin ve hastalıkların ötesinde büyük tehlike gıda zehirlenmelerinin uzun dönemde ortaya çıkan kalıcı etkisi. Çocuklar sağlıksız büyüyor, sakatlanıyor, zekâları gelişmiyor... İnsanlar kanser oluyor. Erken yaşta Alzheimer ve bunama sorunları ortaya çıkıyor.
Ne yapalım? “Üreticiler dikkatli olsun. Halkı kandırmasın” diyemezsiniz. Devlet, (1) Gıda maddelerinde sağlığa zararlı girdileri, katkıları, bakterileri, kimyasalları belirleyerek bunların kullanımını yasaklayacak. (2) Gıda güvenirliğini denetleyecek. (3) Gıda üreticilerinin pazarladıkları ürünler hakkında tüketiciye uyarıcı, aydınlatıcı bilgi vermesini sağlayacak.
Etiketler bilgi vermeli
Serbest piyasa ekonomisinde her kuruluşun kanunlara ve kararlara uymak şartıyla “kâr maksimizasyonu” (kazancını en yükseğe çıkarma) arayışında olması normaldir.
Ama Tarım Bakanlığı gerekli düzenleme yapmamışsa veya düzenlemeler “üretici lobisi” baskısıyla “sulandırılmış” ise, veya üreticiler gıda güvenirliğine aykırı ürünleri piyasaya sürüyorsa, bütün bunların sorumlusu Tarım Bakanlığı’dır.
Markete gidiniz. Bir kutu, bir paket gıda maddesi alınız. Bakınız bakalım üzerindeki etikette yeterli bilgi var mı? O paketin, o kutunun içindeki gıda maddesinin üretiminde kullanılan kimyasallar sıralanmış mı? Bu kimyasalların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden söz ediliyor mu?
Gıda sağlığının elif-be’si, etiketlemeden, tüketiciyi bilgilendirmekten başlar. Tüketici gıda maddesi diye ne yediğini, süt ve meyve suyu diye neyi içtiğini bilmelidir.
Halk isteyecek ki, Tarım Bakanlığı ve gıda maddesi üreticileri gıda güvenirliğini dikkate alsınlar. Tarım Bakanlığı öncelikle gıda maddelerinin etiketlemesini, etiketlerde tüketiciye o gıda maddesinde kullanılan kimyasallar, katkı maddeleri hakkında tüketiciye bilgi verilmesini zorunlu kılmalıdır.