YARIM KALAN ANILAR :
Recep YAZICIOĞLU
Prof. Dr. Osman ALTUĞ
02.06.1948 – 10.09.2003 Marmara Üniversitesi İİBF
(Sürmene) (Söke) İşletme Bölümü Başkanı
Sermayesi : Halka Adanmış Bir Ömür
Silahı : Bilgi
Cephanesi : Sevgi
Görev Konusu : Bilge Yönetici (Kaymakam–Vali)
Görev Yeri : Türkiye
Adresi : Türk Halkının Yüreği
Kıymet bilmek için kaybetmekten başka bir yol olmalıydı, ama olmadı. Onu kaybettik. Kaymakamlık yaptığı, Ağrı–Hamur, Artvin–Ardanuç, Çorum/Sungurlu-Alaca, Rize–Kalkandere, Adana–Bahçe, Çanakkale–Ayvacık, Hatay–Kırıkhan, Bolu–Akçakoca’dan, Valilik yaptığı: TOKAT, AYDIN, ERZİNCAN, DENİZLİ’den ve Türkiye’nin her yanından “O bizimdir, ölüsü yalnız gitmez biz olmazsak kapanmaz gözleri”, “Bir daha gelmez böylesi” diyerek koşup gelen onbinlerce kişi “Gerçek umudunun”, “Tünelin ucundaki ışığının” Adam Gibi Adam olan valisinin cenazesini sevgilisini taşırcasına bir kelebek gibi parmaklarının ucunda taşıyarak tam onun istediği gibi hep birlikte İzmir-Söke’de 10.09.2003 günü rahmetli Babası Mustafa YAZICIOĞLU’nun yanında toprağa verdi.
Hepimizin gözleri kan çanağına dönmüştü ağlamaktan, üzülmekten. Her kula nasip değildi böyle bir sevgi.
Sevildiğini, çok sevildiğini bilerek gitti, ama o hepimizin yüreğinde her gün yeniden yeniden doğmuşçasına yaşıyor:
“Siyasetin finansmanını halk yapmalı, siyasetin finansmanının halk tarafından yapılmadığı bir ülkede demokrasi halka çalışmaz. Politika yerleşmez. yerel politikacı tipi olmadıkça yerinden yönetim (Adem-i merkeziyet) olmaz. Çoğunlukla siyasetin finansörleri tarafından belirlenen Genel-Yerel seçim listelerinin, seçme hakkı olup seçilme hakkı olmayan halka ama öyle ama böyle onaylattırılması sonucu oluşan iktidarlar, üretimci değil parasalcı ekonomik modeli tercih ederek halka değil siyasetin finansörlerine hizmet eder, o zaman Apartman yönetim kurulu toplantısına bile gönüllü katılmayan para cezası tehdidi ile seçim sandıklarına gitmeye zorlanan halkın demokrasi anlayışı ile siyasetin finansörlerinin demokrasi anlayışı birleşir. Büyüklerinin oyları ile küçüklerin (Gelecek nesiller) cezalandırılmasına devam edilir, sorunlar (işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, gelir dağılımında adaletsizlik kısacası mutsuzluk) çözümsüz kalır. “Bir şey yapmazsak hiçbir şey ortadan kalkmaz” Recep YAZICIOĞLU, kendi tabiri ile Kızaktaki Vali (Merkez Valisi) idi. Türkiye Maden İşçileri Sendikası nerede maden ocağı varsa orada (3) yıl süre ile seminerler düzenledi. “Politikacı koltuk peşinde koşar biz ise yürürüz.” anlayışı içinde; ailemizi (işçiler, çiftçiler, esnaf ve sanatkarlar kısacası düz halk) bilgilendirmek, bilinçlendirmek, bir fikir etrafında birleştirmek amacıyla Recep YAZICIOĞLU ile birlikte dolaştık ülkemizi.
Onun en çok sevdiği Tevfik Fikret’in, “Zulmün topu var, güllesi var, kalası varsa, Hakkın da bükülmez bileği, dönmez yüzü var.” dizesi ise de bu günkü yazımda Recep YAZICIOĞLU’nun Yarım Kalan Anılarımız içinde yer alan bazı cümlelerini sizlerle paylaşmak istedim:
“Halk için; halk içinde (korumasız) halkla yürümek, hakka yürümektir.
Sorunlardan kaçmak çözümlerden kaçmak demektir.
Önce planla sonra uygula anlayışı içinde sorunların üstüne üstüne gitmek gerek.
Yürümekte zorlanıyorsan ayağına “uygun ayakkabı” aramalısın ama malzeme bu, malzemeden şikayet olmaz.
Malzemeyi iyi kullanmıyorsan hatayı kendinde aramalısın halkta değil.
Hata yanlışa dönüşmeyecektir, tabiki düzeltmeyi reddetmez isen.”
“İnsan hayatı tuğlaların üst üstte konması ile oluşmaz, arada harç vardır; Bu da doğru ile yanlış arasındaki boşluktur.
“Ne zaman iyi bir şey yapmak istesem ‘iyi adamlar’ gelip her şeyi mahvediyor”
“Bir şeyleri değiştirmek istiyorsan değiştirecek konumda (en tepede) olmalısın.”
“Serçe bile ölse kendini sorumlu tutmalısın, ama onlar iktidarı babalarının malı gibi görürler ve kırmızı ışıkta durup “kuralcı” geçinirler. İşsizlikten kahrolanlar, çaresizler, yoksulluktan ölenler onların umurlarında bile değildir. Kimsesizin ölüsünü çaresizin sırtına sararlar, ama bir gün çaresizler çareyi bulur ve onların da arkalarından teneke çalarlar.”
“Spekülasyonlarla bir anda binlerce insanın işsiz bırakıldığı bir düzen devam ettirilemez.”
“Bulmacanın bir kısmını çözmek de başarıdır.”
Adnan KAHVECİ, Recep YAZICIOĞLU ikisi de gitti, ben her zamanki gibi onlardan yine geride kaldım. Biz üç arkadaştık ortak noktamız; Ülkemizde halkımızı mutlu etmek için Adam gibi üreten, adam gibi paylaşan yeni bir sosyo-ekonomik düzen kurmaktı. Onlar, pazarlık etmeyi sevmediler, doğruluk istediler. Ailelerinin kimsesizlerden, yoksullardan, çaresizlerden, işsizlerden ve helal kazanç sahiplerinden oluştuğunu asla unutmadılar ama başarmanın sabretmek ve çalışmakla, Türkiye’de sosyal barışın kurulmasının gelir dağılımında adaletin sağlanmasının yeniden yapılanması ile mümkün olduğunu, kararlılıkla savundular. Susmadılar, susturulamadılar, ılık nefesleri hala ensemizde, ilkeleri gönlümüzde, bozuk düzenden kişisel çıkar sağlamak yerine halk için yaşamayı, halk için çalışmayı, “Bilimse bilim, yürekse yürek, bilekse bilek” diyerek –belki de halka rağmen– halkı bilinçlendirmeyi yeğlediler, uyguladıkları: düşünce biçimi, geçim biçimi, yaşam biçimi ilkeleri, geniş halk kitleleri tarafından her gün daha iyi algılanıyor.
Arkadaş acısı, evlat acısı gibi, her gün daha çok koyuyor adama. Arkadaş acısı kanser gibi içten içe yiyor yüreğinizi.
Sermayesi: Halk, Silahı: Sevgi, Cephanesi: Bilgi olan Recep YAZICIOĞLU can kardeşimi, (5). ölüm yılında rahmetle anıyor, manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum.